Bilindiği gibi diller temel gramer olarak 3 tiptedir. 1. Çekimli diller (Hint-Avrupa Dilleri, Sami-Dilleri) 2. Eklemeli diller (Türk Dilleri, Fin-Ugor Dilleri, Dravid Dilleri, Kafkas Dilleri ...) 3. Tek heceli diller (Çin-Tibet Dilleri)
Neden temel gramer diyorum ? Çünkü dillerde pek çok gramer yapısı var. Ancak her gramer yapısı, zamanları oluşturan gramer (yaptım, yaparım, yapacağım ...) kadar dillerin tasnifinde belirleyici değildir. Mesela söz dizimi bakımından Farsça ve Latince, Türkçe gibi ama Hint-Avrupa dili olarak tasnif edilmektedir. Bu elbette Türkçe'nin modern Farsça'ya etkisinden olduğu gibi Latince'ye de Etrüskçe etkisinden olmuş olmalıdır. Veya İran dillerinin bir kısmı akusatif bir kısmı ergatiftir. Ama akusatif veya ergatif olmanın, İrani diller olmasına bir etkisi var mıdır ? Yoktur.
Dil bilimcimiz Ahmet Bican Ercilasun'dan bir konferansında eklemeli dillerin tesadüfi olduğunu, çünkü bizlerden uzak coğrafyalarda olan, Afrika'daki Bantu dillerinin, Batı Avrupa'daki Bask dilinin de eklemeli diller olduğunu dinledim. Elbette Ahmet Bican Ercilasun'un yeni yeni ortaya çıkan genetik verilerden haberi yoktur. Sibirya'dan Afrika'ya, bugün Afrika'da önemli bir oranda soy bırakmış derecede bir göç olduğunu, Basklarında, dünyadaki en çok zaten aslen Sibiryalı olan R1b erkek soyundan gelen topluluk olduğunu bilse aynı fikirde olur muydu acaba, bilmiyorum.
Sonra bir şey daha dikkatimi çekiyordu. Batı akemilerinin dünyayı yönlendirdiği dil tasnifinde, bazı dillerin akrabası olmayan izole diller olduğu söyleniyor. Bu dillerin tamamına baktığımızda eklemeli dillerdir. Elamca, Sümerce, Hattice, Turukki, Hurrice, Urartuca dili antik eklemeli diller. Baskça ve Hunza dili bugünde konuşulan eklemeli dillerdir. Yani hiç bir çekimli dile (Hititçe, Luvice, Toharca, Frig dili, Lidya dili ...) izole bir dil demiyorlar. Ancak antik diller eklemeli olduğunda izole diller oluyor. Yani Çin'de Avrupalı (Tohar) olması normal, ama batı Avrupa'da Asyalı (Bask) olması anormal. Dillerin köken tasnifinde mecburi bir nitelik olan temel gramer yapısına, eklemeli diller uyduğunda, durumları izole, yani aralarında bir ilişki yok oluyor. Hatta 5000-6000 senelik ayrılığa, son metinlerine 3000 sene önce ulaşabiliyor olmasına, metinlerine Turani dilleri (Türkçe ve Türkçeye benzer diller) ifadeye hiç uygun olmayan Arap dilleri üzerinden ulaşabilmesine, son 3000 yılını beraber geçiren Türkçe ve Moğolca benzerliğinden, temel kelimelerde çok daha benzer olmasına rağmen. (Swadesh 100)
Uzun süredir genetik veriler üzerine çalışıyorum. Dünyada en geniş veri kitlesine dayanan meta analizi yapan kişiyim. Bu veriler üzerine çalışırken bir şey dikkatimi çekti. Eklemeli diller tesadüfi değil. Tümünü açıklayacak ilişkiler söz konusu. Sibirya'da, Doğu Avrupa'da, Orta Asya'da ve Doğu Asya'da yaşayan, aralarında engel oluşturacak herhangi bir başka gramerde dilinde yaşamadığı, birbiriyle komşu ve akraba iki soyun yayılımları ve buradan uzak coğrafyalara göçleri bunları açıklayabiliyor. Bu soy akraba R, Q ve N erkek soyları ve bunlara komşu olan C2 erkek soyudur.
R ve Q mutajenik kardeştir. N ise mutajenik kuzenleridir. Ayrıca bu 3 topluluk tarihin başından beri başından beri yan yanadır, hatta iç içedir. Hatta Sibirya'nın bu 3 soyu aynı güzergahı kullanarak (Afrika, Ortadoğu, İran, Hazar-Himalaya arası, Orta Asya, Güney Sibirya) Sibiryalı olmuşlardır. Diğer soy C2 de, bu üç soya komşu hatta iç içedir. Oda aynı güzergahtan gitmiş olabilir, fakat kesinlikle öyle oldu diyemeyiz. Çin'den kuzeye doğru çıkmış olması da bir ihtimaldir.
Diyorlar ki Altay dilleri diye bir aile var. Bu aile Türkçe, Tunguzca ve Moğolcadan oluşuyor. Zamanın birinde ana Altayca varmış, bu 3 dil zaman içinde ana Altayca'dan ayrılmış.
Fakat dilbilimsel tespitler bu 3 dil arasındaki ilişkinin anlatıldığı gibi, Hint-Avrupa dillerindeki gibi olmadığını gösteriyor. Dillerin akrabalık tasnifinde birinci önemdeki nitelik, tarihi çok eskiye giden temel kelimelerdir. Mesela Hint-Avrupa dillerinde, temel kelimelerin başında gelen sayılar aynı kökten gelirken, Türkçe'nin sayılarının, Moğolca ve Tunguzca ile ilgisi yoktur. Moğolca ve Tunguzca arasındaki ilişkiyi bilmiyorum ancak konumuz için önemlide değil. Peki bu 3 dilin akrabalığı neye dayanarak ileri sürülüyor ? Gramere. Peki ama Ural dilleri de aynı gramere sahip. Yine Sümerce aynı gramerde..... Onlar neden bu topluluğa dahil değil. İsmini hatırlayamadığım bir dilbilimcinin bir sözünü okumuştum. "Burada Türkler olmasaydı kimse Ural-Altay teorisine itiraz etmeyecekti." diye. Aynen dediği gibi, konu tarihse ve birde Türkler varsa, olay bilimsel değil ideolojiktir, politiktir.
Diyelim ki ana Altayca gerçekten de olsun ve Türkçe, Moğolca ve Tunguzca ana Altayca'dan gelmiş olsun. Bu ne demek ? Bu 3 topluluk bir dönemde aslında tek bir topluluktu veya yan yana topluluktu demek. Peki bunu sağlayabilecek soylara yani topluluklara tek tek bir bakalım.
Diyelim ki Altaylılar N erkek soyundan idi. Urallıları nasıl dışarıda bırakıyorsun o zaman. Ural halklarını % 60'ı N erkek soyundan. Dilleri % 99 N erkek soyundan. Hatta N erkek soyu içinde Ural halkları ve Türk halklarını kopuşu birbirine çok daha yakın.
Diyelim ki Alltaylılar Q erkek soyundan olsun. Amerikan yerlilerini nasıl ayırıyorsun o zaman. Amerikan yerlilerinin % 90'ı Q erkek soyundan. Dilleri % 100 Q erkek soyundan. Hatta Q erkek soyu içinde Amerikan yerlileri ve Türk halklarının kopuşu birbirine çok daha yakın.
R erkek soyu gereksinimi tam karşılamıyor. Çünkü bu dal Moğol ve Tunguzlara sonradan giriyor. Ve hatta çoğunda yok. Ama yine de diyelim R olsun. Basklar niye yok o zaman. Baskların % 80'i R erkek soyundan.
C2 erkek soyu da aynen R'de olduğu gibi gereksinimi karşılamıyor. Çünkü C2'de Türklere sonradan giriyor. Ve Türklerin çoğunluğunda yok. Ama yine de diyelim C2 olsun. Amerikan yerlilerinden Atabasklar neden yok o zaman. Atabaskların % 100'ü C2 erkek soyundan, dilleri de % 100 C2'lilerden geliyor. Veya Koreliler ve Japonların eklemeli dil konuşmalarının nedeni yüksek ihtimalle C2 erkek soyu, onlar neden yok.
Diyelim ki erkek değil de kadın soyları taşıdı bu dilleri. Ortak kadın soylarımız ne ? A, B, C, D, F, G. Tamam da Amerikan yerlilerinin % 100'ü de bu soylardan. Dilleri de bu durumda bu soylardan. Onu neden katmıyorsunuz. Yada Koreliler ve Japonların da bu durumda eklemeli dil konuşmasına neden olan bu soylar. Onlar neden yok. Bu dallarda Ural halklarından Hanti-Mansiler ve Samoyedler de var. Onlar neden yok.
Yani Gerhard Doerfer'in tespit ettiği gibi ana Altayca diye bir dil olmadı. Türkçe, Moğolca ve Tunguzca zaman içinde yaklaşan dillerdir. Genetik verilerde bunu doğruluyor. Zamanını da belirleyebiliyoruz. İlk bronz çağdan başlıyor. Yerini de biliyoruz. Baykal gölünün doğusuyla ilişkili olan Baykal gölü batı kıyısındaki , ekonomileri balıkçılığa dayalı proto Moğollar (Glazkovo), Yenisey havzasındaki ve Altay dağları civarındaki, ekonomileri pastoral hayvancılığa dayalı (Afanasiyevo) Türklere karışıyor. Sonra Hun döneminde Türkler Altay dağlarının doğusunda egemen oluyor. İlişki daha da artıyor. Bugünkü Europoid Türklerin ve Mongoloid Türklerin oluşumu da böyle oluyor. Bu soyların karışmadığı Türkler Europoid görünümlerine devam ediyor. Karışanlar Mongoloidleşiyor. Aynı şey Ural halklarında da oluyor. Doğu Sibiryalı anne soylarının katıştığı Ural halkları (Hanti-Mansi, Samoyed) Mongoloidleşiyor. Ural dağlarının batısındakiler eski görünümlerine devam ediyor.
Genetik veriler dilbilimindeki gibi kuramsal değildir. Suçluları cezalandırdığımızdaki deliller gibi net ve kesindir. Bugün hangi ulusun, tarihteki hangi topluluğun % kaç torunu olduğunu görüyoruz, biliyoruz. Tahmin etmiyoruz.
Ana Altayca diye bir dil yok ama bakın ne var. Eklemeli diller, dil bilimcilerin genel olarak düşündüğünden, çok daha eski bir tarihten kaynaklanan, ortak köken ve komşuluk ilişkisinin ürünü olabilir. Bence öyle de.
Bunun tarihi ise; Q soyunun güney Sibirya'dan Amerika'ya (Amerikan dilleri) ve kuzey-doğu Sibirya'ya (Paleo Sibiryalılar, Eskimolar), R2 soyunun güney Sibirya'dan Hindistan-İran'a (Dravid dilleri), N1b ve Q1a1a soyunun güney Sibirya'dan Moğolistan ve Çin'e (bir ihtimal Moğollar, Tunguzlar, Koreliler, Japonlar) gidişine kadar gidiyor. Yani takriben M.Ö. 12.000-15.000.
R1b soyunun güney Sibirya'dan orta Afrika'ya (Bantu dilleri), R1b-L51 soyunun doğu Avrupa'dan batı Avrupa'ya (Bask dili), R1b-Z2103 soyunun güney Sibirya'dan batı Asya'ya (antik ön Asya dilleri, Kafkas dilleri), R1a -Z283 soyunun kuzey-doğu Avrupa'dan kuzey Avrupa'ya gidişi (Kuzey Avrupa'daki Türk yazıtları) ise ilk başta yazdığım göçlerden zaten daha yeni.
Diğer eklemeli dil konuşan; Türkler, Urallılar, Moğollar, Tunguzlar, Paleo Sibiryalılar, Koreliler, Japonlar zaten tek bir coğrafyanın içinde aralarında kimse olmadan yaşıyordular. Rus ve Çin istilalarının yeni olaylar olduğunu düşünürsek bugünde yaşıyorlar. Hepsinde de akraba ve komşu bu 4 soydan (R, Q, N, C2) biri yada hepsi var.
Aslında konuya dilbilimsel açıdan baktığımızda da tutarlı gözüküyor. Neden ? Mesela aynı kökenden geldiği kesin olan topluluklara (Türkler, Aryanlar ...) baktığımız zaman aynı şeylere farklı kelimeler kullanabildiklerini görüyoruz. Tanrı Germenlerde "God", Keltlerde ve Latinlerde "Deus", Slavlarda "Bog", Hint-İranilerde "Huda" yada aynı kökten benzer kelimelerle ifade ediliyor. Veya kelimelerin aynı kökten gelmesine rağmen zaman içinde birbirinden farklılaşmış olduklarını görüyoruz. Fakat temel gramer hiç birinde hiç değişmiyor. Yani bir, iki, üç, dört diye sayan hiçbir Türk halkı, bambaşka kelime dağarcığına sahip olabilmesine rağmen, hiçbiri çekimli yada tek heceli dil konuşmuyor. Bu olduğunda o dil zaten artık aynı dil olmuyor. Mesela Hazaraların durumu. Belki dillerinde çokça Türkçe kelime var ama artık Farsça konuşuyorlar. Ancak genetiğe göre % 100 Türk, asla ama asla İrani olamayacak bir topluluk Hazaralar. Amerikan yerlilerinin Portekizce ve İspanyolca konuşması da aynı olayı yansıtıyor.
Eklemeli diller için olan bu olay, iki çekimli dil ailesi içinde söylenebilir. Sami dilleri ve Hint-Avrupa dilleri aynı kökenden gelmese bile, her ikisinin de çekimli olması bir temasın sonucu olabilir. Ki temas zaten var. Avrupa'nın 1/3'ü Ortadoğulu. Hint-İrani dilleri de bronz çağda Avrupa'dan geliyor ama onların yarısı da Orta doğulu. Orta Doğu'dan, M.Ö. 6000'den itibaren, Avrupa'ya olan göçler bariz belli (J, G, E erkek soyları). Ortadoğu ile Hint-İran coğrafyası tarihin başından beri ilişkili zaten.
İddiamı diğer dillerin durumu da doğruluyor. Mesela tek heceli dillerin tamamı neden; Çin ve Tibet'ten güney doğu Asya'yı kaplayacak şekilde tek coğrafyada ve D ile O erkek soyları tarafından konuşuluyor. Yada çekimli dillerin hepsi Ortadoğu'dan Avrupa'ya kadar alan olan alanda, daha önceden bahsettiğim gibi aralarında büyük ilişkiler olduğu durumda, I, J, G, T, E, L erkek soyları tarafından konuşuluyor.
Buradan şu çıkmasın. Eklemeli dil konuşanların hepsi zamanında aynı topluluk. Hatta Türk. Böyle değil. Ama konuya böyle bakmak istiyorsanız 200.000 yıl geriye gidin bütün insanlık Orta Afrika'da aynı topluluk, hatta aynı tek bir kabile. Benim söylediğim hiçbir eklemeli dilin kendi kendine diğerlerinden bağımsız olarak, tesadüfen eklemeli olmadığı. Veya tesadüfen olduğu söylenen bir çoğunun olmadığı.
Burada soy ilişkisi olmakla beraber, temas da belki ondan daha önemli bir faktör. Çünkü N soyuyla, R ve Q soyunu akrabalık ilişkisi üzerinden bağlamak istesek, o zaman P erkek soyuna (M.Ö. 40.000) kadar gitmemiz gerekir, bu durumda O erkek soyundan Çinliler ve Güney doğu Asyalıları da katmamız gerekir. Ki onlar tek heceli diller konuşuyorlar. Aynı göç yolundan aynı bölgeye gittiklerine, beraber veya komşu olarak yaşadıklarına dikkat çekmemin nedeni budur.
Peki bunun sonucu ne, önemi ne. Bunun çok önemli bir sonucu dolayısıyla çok önemi var. Bu tarihteki Türklerin kim olduğuna, hangi toplulukların kim olabileceğine dair çok önemli bir bilgiyi ortaya çıkarıyor. Batılıların yazmaya çalıştığı uyduruk tarihin aslını ortaya koyuyor. Nedir bu ? R, Q, N ve C2 soylarının eklemeli diller konuştuğu dolayısıyla tartışılan R erkek soyunun kimlerle ilgili olabileceğidir.
Bunu destekleyen başka önemli delillerde var zaten. Ancak onlar başka konuyla ilgili olduklarından, başka müstakil yazılarda değineceğim. Basklar Kimdir, Avrupalılar Kimdir, Hint-İraniler Kimdir vb.
Serdar Varol
0 yorum :
Yorum Gönder