Hülya Avşar’dan İsmail Beşikçi’ye
Türk basını son yıllarda Türk basını dışında her şey oldu. Eğer Türkiye aleyhinde Ermeni propagandası yapacaksanız, Kürt propagandası yapacaksanız, Rum propagandası yapacaksanız, gazetelerin sayfaları, televizyonların stüdyoları sizlere açılır. Ama Türkiye’yi savunacaklar için bu kanallar tümüyle kapalıdır.
Buna rağmen bazen en Kürtçü propaganda bile Türk tezlerinin doğruluğunu ispatlayabilir. Geçtiğimiz haftalarda Hülya Avşar’ın Kürt olduğunu ispat etmek için röportaj yapmışlardı kendisiyle ama Hülya Avşar “babam Kürt dedem Türk” diyebilmişti. Türk dede ve Türk ninenin çocuğu nasıl Kürt olabilirdi ki! Kürtçüler Kürtçülük yaparken bile gerçekler ortaya çıkıyordu.
Daha enteresan bir röportajı ise İsmail Beşikçi verdi. Beşikçi daha Apo anasının karnındayken bile Kürtçülük sevdasına düşmüş bir Türk sosyologudur. Ömrünü Kürtçülüğe adamıştır ama kendisi Türktür. Kürtçülük için 17 yılını hapiste geçirmiştir ki bu süre hiçbir Kürdün içerde yatmadığı kadar uzundur.
İsmail Beşikçi’nin röportajı son derece ilginç ve Kürtlerin bıçak sırtında yapmak zorunda oldukları tercihi gözler önüne seriyor.
Beşikçi’nin önerisi Türkiye’de bir federal Kürt devletinin kurulması. Ve bu devletin kuruluşu için fazla adım atmayan Kürtleri eleştiriyor. Bu devletin kurulacağı alan olaraksa Güneydoğu’yu gösteriyor ve “Kürtler Kürtlerle yaşasın Türkler de Türklerle” diyor.
Bizim geçtiğimiz sayıda yazdıklarımızı Beşikçi böylelikle doğrulamış oluyor. “Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı”nın yılmaz savunucusu Türk aydını Beşikçi şaşkınlık içinde:?Bu kadar yaklaşılmışken Kürtler neden Kürdistan’ı kurmuyorlar diye feryat ediyor!
Kürtler neden Kürdistan’ı kurmuyor?
Beşikçi’nin hüsranı aslında Kürtçülere destek veren diğer aydınlar için de bir ders niteliğinde. Bugüne kadar Türk aydınlarının bir kısmı Kürtlerin ayrı devlet kurma hakkını savundu ve bu uğurda büyük bedeller ödedi.
Ama gelinen noktada Kürtlerin niyetinin bağımsız bir Kürt devleti kurmak olmadığı ortaya çıkıyor. Çünkü Kürtler sadece Güneydoğu’yu değil tüm Türkiye’yi talep ediyor!
Aslında asgari bir sağduyusu olan aydının bu durumu sorgulaması gerekir. Yıllardır mazlum halk rolünü oynayan Kürtler, yıllardır “vatanımızı kurtarmak için savaşıyoruz” diyen Kürtler nasıl olur da şimdi başkalarının vatanını ister!
Ama bunu görebilmek için Kürt meselesinin bir dış mesele olduğunu, Kürtlerin de tümüyle dış dinamikler tarafından kontrol edildiğini görmek gerekir. Kürtler, hak arayan bir halk değil emperyalistlerin planlarını uygulayan bir piyon halktır.
O nedenle de Kürtlerin bağımsızlığı için savaşan bir PKK’dan değil, Amerikan Ordusu’na lejyon olarak hizmet veren paralı Kürt çetesi PKK’dan bahsedilebilir.
Bu çetenin hedefi ise Kürtlerin vatanını kurtarmak değil Anadolu’yu Türklerden kurtarmaktır. Anadolu Türklerden kurtarılacak ve Rumlara, Ermenilere ve emperyalist efendilerine bırakılacaktır.
Kürt meselesinin özü de bugün için bağımsız Kürdistan’ın kurulması değil, Bizans’ın, Pontus’un ve Ermenistan’ın kurulmasıdır!
Kürtlerin nüfus savaşı
Ama piyon halk Kürtler bu amaç için kullanılırken bir tek şey düşünülmemiştir o da Kürtler.
Kürtlerin Anadolu’yu Türklerden temizlemesi için bir silahlı savaşa değil nüfus savaşına ihtiyaçları vardı. O nedenle de Apo Kürtlere “silahı olan silaha silahı olmayan karıya sarılsın” diyordu.
Bunu yaptılar ve Kürt nüfusu hızla artırıldı ve batıya göçertildi. Bizim Kürt istilası dediğimiz bu hareket bile Kürtçülerin kendileri için değil başkaları için çalıştığını göstermektedir.
Böylelikle Türkiye’nin batı illerinde ciddi bir Kürt nüfusu birikti. Öyle ki Kürtçüler için en büyük Kürt ili İstanbul’dur. Bu bir taraftan büyük bir başarıdır çünkü Türkiye’nin demografik yapısı değişmektedir. Ama bu başarı beraberinde büyük tehlikeleri de getirmektedir.
Türkiye’nin nüfusu 70 milyondur. Kürtçüler bu nüfusun 20 milyonunun Kürt olduğunu iddia ediyorlar. Rakam elbette çok yüksek ama yine de sanki doğruymuş gibi ele alalım.
Bu nüfusun yaklaşık 8 milyonu Güneydoğu’da yaşıyor. Böyle bir durumda Kürtlerin büyük bölümünün kendilerinin anavatan olarak gördükleri Güneydoğu’da yaşamadığı ortaya çıkar. Kürtlerin %40’ı “kendi vatanlarında” %60’ı ise “Türklerin vatanında” yaşıyor diyebiliriz onların mantığıyla.
O halde soralım ne arıyor bu kadar Kürt Türklerin vatanında?
Ama daha acı bir soru soralım bu Kürtlerin sonu ne olacak?
Kürtçülüğün ağababaları için hava hoştur. Ama Türkiye’nin batı illerine göçertilen Kürtleri düşünen var mıdır?
İşte İsmail Beşikçi inanılmaz bir Kürt dostluğuyla bu tehlikeyi göstermeye çalışıyor Kürtlere. Diyor ki İstanbul’da 8 milyon Kürt bile olsa orası Kürdistan olamaz.
Elbette Kürdistan olamaz Beşikçi ama Konstantinapol olabilir. Kürtler de Konstantinapol’ü ele geçirmek için savaşan Haçlı Ordusu’nun erleri!
Kürtler ve Yuhudilerin sonu
Rakamların gelişimine devam edelim. Kürtçülerin rakamlarına göre Güneydoğu hariç Türkiye’nin nüfusu 62 milyondur ve bunun da 12 milyonu Kürttür. Yani %20 Kürt, %80 Türk.
Şimdi bu %20’nin %80’i asimile etmesi mümkün müdür?
Yani batıya göçertilen 12 milyon Kürt 50 milyon Türk’ü Kürtleştirebilir mi?
Elbet olabilir ama bunun gerçekleşmesi bir 100 yılı bulur!
Demografik yasalar ortadadır normal şartlar altında 12 milyon hızlı üreyen Kürdün 50 milyon az üreyen Türkü eritmesi için bir 100 yıl gerekir.
Ama Ortadoğu’nun haritası değişmiştir bile. Kürtlere Kuzey Irak’ta bir devlet kurdurtulmuştur. Türkiye’nin batısını Kürdistan yapmak ise imkansızdır.
O zaman batıya göçertilen 12 milyon Kürdün akıbeti ne olacak?
Benzeri bir örnek İsrail devletidir. İsrail, Arapların vatanına sonradan göçertilen Yahudiler tarafından kurulmuştur. Ama bu devletin bugüne gelmesi için bile 80 yıl gerekmiştir! Üstelik arkasında doğrudan İngiliz, Amerikan askerleri olduğu halde.
Kürtler bu halleriyle Ortadoğu’nun Filistin’ini kurmaya çalışan masum Arapları değil Arapların vatanını işgal eden zalim Yahudileri takip etmektedirler.
Ama şartlar eşit değildir. Şartlar Yahudilerin Birinci Dünya Savaşı sonrası değil öncesi haline yakındır.
Birinci Dünya Savaşı öncesi Yahudi göçmenler nasıl emperyalistler tarafından korunamadı ve büyük kayıplar verdiyse Kürtler de şu anda aynı konuma girmiş durumdadır.
Biz tüm Türkiye’yi alacağız diyen Kürtçüler çok yüksekten atmaktadır ama böylesi bir keskinleşmede kaybeden 50 milyon Türk değil 12 milyon Kürt olur!
O nedenle Beşikçi’nin Kürtlere “geri dönün” çağrısı onları kurtarmak için yapılmış bir çağrı olarak algılanmalıdır.
Hakkari kimin yurdu?
Ama nereye dönecekler?
Beşikçi’ye göre Güneydoğu Kürtlerin anavatanı dolayısıyla buraya dönecekler. Hatta şöyle söylüyor “Hakkari’de tek bir Kürt yaşamasa bile burası Kürdistan’dır. Çünkü Kürt meselesi bir toprak meselesidir.”
Aslında çok doğru söylüyor ulusal mesele her zaman için bir toprak meselesidir yani vatan meselesidir.
Ama Güneydoğu Kürtlerin vatanıdır dendiği zaman orada bir gerçek saptırması var demektir.
Hakkari örneğini ele alalım biz de.
Hakkari, Türkiye, İran ve Irak sınırının birleştiği üçgen. Türkiye’nin en uç noktası. Beşikçi’nin dediği gibi burada Türk yaşamaz, DTP’nin oy oranı %90’dır.
Ama bundan 80 yıl önce böyle değildi!
1927 yılı nüfus sayımında Hakkari’nin nüfusu 25 bindi. Bunun 17 bini Kürttü, 8 bini ise Türk. Yani o zaman bile Türkler burada %25’lik bir nüfus barındırıyordu.
Peki nereye gitti bu Türkler?
Evet Türkler Kürtleşti!
Eğer rakamları 1927’den yüz yıl geriye götürürsek aynı eğilim devam edecektir. Türk nüfus çoğalacak Kürt nüfus azalacaktır.
O zaman Hakkari kimin vatanı?
Beşikçi de diğer sosyologlar da çok iyi biriler ki Hakkari de Güneydoğu’nun geri kalanı gibi Türk bölgesidir, Türk vatanıdır. Bu alanda önce Selçuklular, ardından bazı Türk beylikleri mesela Akkoyunlular, Safeviler, İlhanlılar egemen olmuştur. Son 400 yıl ise 1500-1900 arasında ise Osmanlı egemenliğinde kalmıştır.
Eğer tarihe bakacaksak Güneydoğu Kürtlerin değil Türklerin vatanıdır. Ama buralar sonradan Kürtler tarafından işgal edilmiş ve yerli Türk halkı zorla asimile edilmiş Kürtleştirilmiştir.
O nedenle Beşikçi’nin mantığı bir doğruyu ortaya çıkartmaktadır: Hakkari’de tek bir Türk yaşamasa bile orası Türk vatanıdır!
Kürtlerin vatanı neresi?
Peki Kürtlerin vatanı neresi?
Böyle bir yer yok!
Kürt, laboratuvar koşullarında üretilmiş ilk insan türüdür. Emperyalistler Doğu Sorunu’nu ortaya koyduklarında Kürt ortaya çıkmıştır.
Kürtçüler ve Beşikçi yakınmaktadır, bu kadar nüfusu olduğu halde Kürtlerin hiç devleti olmadı diye. Ama soruyu tersinden sormalılar: Devlet kurmaya yetmeyen bu nüfus Kürt mü acaba?
Beşikçi Ortadoğu’da 40 milyon Kürt olduğundan bahsediyor. Ama ne hikmetse bu 40 milyon Kürdün Kürtlük bilinci yokmuş. O nedenle de Kürdistan’ı kuramıyorlarmış!
İyi ama neden bilinçleri yok?
Beşikçi’ye göre Türklerin baskısından.
Ama ulusal bilinç daha doğuş aşamasında vardır. Bir halkı ulus haline getiren daha doğum aşamasında oluşan ulusal heyecan duygusudur. Ama Kürtlerde bu oluşmamıştır çünkü hiçbir zaman Kürt denilen bir ulus olmamıştır.
Çeşitli Kürt kabileleri olmuştur ama bunlar tarih öncesi ilkellikte nüfus örgütlenmeleridir. Tarihsel gelişim içinde de hiçbir zaman uluslaşma yönünde bir gelişim göstermemişlerdir. Batılılar geldiklerinde bu Kürt kabilelerinden bir Kürt ulusu üretmeye koyulmuşlardır ama bu da tutmamıştır. Kürt nüfusu üretilmiştir ama Kürt milleti yaratılamamıştır!
Bugün bile ortak bir Kürt dilinin olmaması, Kürt çetebaşı Apo’nun bile Kürtçe konuşamaması asimilasyonun değil tarihin bir sonucudur. Kürtler hiçbir zaman millet olamamıştır o nedenle de dilleri yoktur.
Kürtler kendilerini kurtarsın
Bu kadar Kürt ne yapılır peki?
Birinci seçenek Batılıların Anadolu’yu Türklerden temizleme savaşına katılırlar ve telef olurlar.
İkinci seçenek Güneydoğu’ya döner ve orada bir Kürt devleti kurmaya çalışırlar ama o da kâr etmez çünkü Türkler Güneydoğu’yu da Kürtlere vermezler.
Üçüncü seçenek Kuzey Irak’a inerler ve oradaki Kürt devletçiğine sığınırlar ama yine sonuç değişmez çünkü oradaki Kürtler de işgalci ve istilacıdır. Musul’da, Kerkük’te Araplar direniştedir. O devlet de yıkılacaktır.
Dördüncü seçenek her üç alanda kırılan Kürtler Zağros Dağları’na sığınır ve orada mağaralarda yaşarlar.
Ya da akla en uygun seçenek olarak bugüne kadar öğrendikleri Türkçeyi konuşarak Türklerin onlara gösterdikleri insanlığa sığınırlar ve öylece yaşarlar...
(Sayı
Türk basını son yıllarda Türk basını dışında her şey oldu. Eğer Türkiye aleyhinde Ermeni propagandası yapacaksanız, Kürt propagandası yapacaksanız, Rum propagandası yapacaksanız, gazetelerin sayfaları, televizyonların stüdyoları sizlere açılır. Ama Türkiye’yi savunacaklar için bu kanallar tümüyle kapalıdır.
Buna rağmen bazen en Kürtçü propaganda bile Türk tezlerinin doğruluğunu ispatlayabilir. Geçtiğimiz haftalarda Hülya Avşar’ın Kürt olduğunu ispat etmek için röportaj yapmışlardı kendisiyle ama Hülya Avşar “babam Kürt dedem Türk” diyebilmişti. Türk dede ve Türk ninenin çocuğu nasıl Kürt olabilirdi ki! Kürtçüler Kürtçülük yaparken bile gerçekler ortaya çıkıyordu.
Daha enteresan bir röportajı ise İsmail Beşikçi verdi. Beşikçi daha Apo anasının karnındayken bile Kürtçülük sevdasına düşmüş bir Türk sosyologudur. Ömrünü Kürtçülüğe adamıştır ama kendisi Türktür. Kürtçülük için 17 yılını hapiste geçirmiştir ki bu süre hiçbir Kürdün içerde yatmadığı kadar uzundur.
İsmail Beşikçi’nin röportajı son derece ilginç ve Kürtlerin bıçak sırtında yapmak zorunda oldukları tercihi gözler önüne seriyor.
Beşikçi’nin önerisi Türkiye’de bir federal Kürt devletinin kurulması. Ve bu devletin kuruluşu için fazla adım atmayan Kürtleri eleştiriyor. Bu devletin kurulacağı alan olaraksa Güneydoğu’yu gösteriyor ve “Kürtler Kürtlerle yaşasın Türkler de Türklerle” diyor.
Bizim geçtiğimiz sayıda yazdıklarımızı Beşikçi böylelikle doğrulamış oluyor. “Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı”nın yılmaz savunucusu Türk aydını Beşikçi şaşkınlık içinde:?Bu kadar yaklaşılmışken Kürtler neden Kürdistan’ı kurmuyorlar diye feryat ediyor!
Kürtler neden Kürdistan’ı kurmuyor?
Beşikçi’nin hüsranı aslında Kürtçülere destek veren diğer aydınlar için de bir ders niteliğinde. Bugüne kadar Türk aydınlarının bir kısmı Kürtlerin ayrı devlet kurma hakkını savundu ve bu uğurda büyük bedeller ödedi.
Ama gelinen noktada Kürtlerin niyetinin bağımsız bir Kürt devleti kurmak olmadığı ortaya çıkıyor. Çünkü Kürtler sadece Güneydoğu’yu değil tüm Türkiye’yi talep ediyor!
Aslında asgari bir sağduyusu olan aydının bu durumu sorgulaması gerekir. Yıllardır mazlum halk rolünü oynayan Kürtler, yıllardır “vatanımızı kurtarmak için savaşıyoruz” diyen Kürtler nasıl olur da şimdi başkalarının vatanını ister!
Ama bunu görebilmek için Kürt meselesinin bir dış mesele olduğunu, Kürtlerin de tümüyle dış dinamikler tarafından kontrol edildiğini görmek gerekir. Kürtler, hak arayan bir halk değil emperyalistlerin planlarını uygulayan bir piyon halktır.
O nedenle de Kürtlerin bağımsızlığı için savaşan bir PKK’dan değil, Amerikan Ordusu’na lejyon olarak hizmet veren paralı Kürt çetesi PKK’dan bahsedilebilir.
Bu çetenin hedefi ise Kürtlerin vatanını kurtarmak değil Anadolu’yu Türklerden kurtarmaktır. Anadolu Türklerden kurtarılacak ve Rumlara, Ermenilere ve emperyalist efendilerine bırakılacaktır.
Kürt meselesinin özü de bugün için bağımsız Kürdistan’ın kurulması değil, Bizans’ın, Pontus’un ve Ermenistan’ın kurulmasıdır!
Kürtlerin nüfus savaşı
Ama piyon halk Kürtler bu amaç için kullanılırken bir tek şey düşünülmemiştir o da Kürtler.
Kürtlerin Anadolu’yu Türklerden temizlemesi için bir silahlı savaşa değil nüfus savaşına ihtiyaçları vardı. O nedenle de Apo Kürtlere “silahı olan silaha silahı olmayan karıya sarılsın” diyordu.
Bunu yaptılar ve Kürt nüfusu hızla artırıldı ve batıya göçertildi. Bizim Kürt istilası dediğimiz bu hareket bile Kürtçülerin kendileri için değil başkaları için çalıştığını göstermektedir.
Böylelikle Türkiye’nin batı illerinde ciddi bir Kürt nüfusu birikti. Öyle ki Kürtçüler için en büyük Kürt ili İstanbul’dur. Bu bir taraftan büyük bir başarıdır çünkü Türkiye’nin demografik yapısı değişmektedir. Ama bu başarı beraberinde büyük tehlikeleri de getirmektedir.
Türkiye’nin nüfusu 70 milyondur. Kürtçüler bu nüfusun 20 milyonunun Kürt olduğunu iddia ediyorlar. Rakam elbette çok yüksek ama yine de sanki doğruymuş gibi ele alalım.
Bu nüfusun yaklaşık 8 milyonu Güneydoğu’da yaşıyor. Böyle bir durumda Kürtlerin büyük bölümünün kendilerinin anavatan olarak gördükleri Güneydoğu’da yaşamadığı ortaya çıkar. Kürtlerin %40’ı “kendi vatanlarında” %60’ı ise “Türklerin vatanında” yaşıyor diyebiliriz onların mantığıyla.
O halde soralım ne arıyor bu kadar Kürt Türklerin vatanında?
Ama daha acı bir soru soralım bu Kürtlerin sonu ne olacak?
Kürtçülüğün ağababaları için hava hoştur. Ama Türkiye’nin batı illerine göçertilen Kürtleri düşünen var mıdır?
İşte İsmail Beşikçi inanılmaz bir Kürt dostluğuyla bu tehlikeyi göstermeye çalışıyor Kürtlere. Diyor ki İstanbul’da 8 milyon Kürt bile olsa orası Kürdistan olamaz.
Elbette Kürdistan olamaz Beşikçi ama Konstantinapol olabilir. Kürtler de Konstantinapol’ü ele geçirmek için savaşan Haçlı Ordusu’nun erleri!
Kürtler ve Yuhudilerin sonu
Rakamların gelişimine devam edelim. Kürtçülerin rakamlarına göre Güneydoğu hariç Türkiye’nin nüfusu 62 milyondur ve bunun da 12 milyonu Kürttür. Yani %20 Kürt, %80 Türk.
Şimdi bu %20’nin %80’i asimile etmesi mümkün müdür?
Yani batıya göçertilen 12 milyon Kürt 50 milyon Türk’ü Kürtleştirebilir mi?
Elbet olabilir ama bunun gerçekleşmesi bir 100 yılı bulur!
Demografik yasalar ortadadır normal şartlar altında 12 milyon hızlı üreyen Kürdün 50 milyon az üreyen Türkü eritmesi için bir 100 yıl gerekir.
Ama Ortadoğu’nun haritası değişmiştir bile. Kürtlere Kuzey Irak’ta bir devlet kurdurtulmuştur. Türkiye’nin batısını Kürdistan yapmak ise imkansızdır.
O zaman batıya göçertilen 12 milyon Kürdün akıbeti ne olacak?
Benzeri bir örnek İsrail devletidir. İsrail, Arapların vatanına sonradan göçertilen Yahudiler tarafından kurulmuştur. Ama bu devletin bugüne gelmesi için bile 80 yıl gerekmiştir! Üstelik arkasında doğrudan İngiliz, Amerikan askerleri olduğu halde.
Kürtler bu halleriyle Ortadoğu’nun Filistin’ini kurmaya çalışan masum Arapları değil Arapların vatanını işgal eden zalim Yahudileri takip etmektedirler.
Ama şartlar eşit değildir. Şartlar Yahudilerin Birinci Dünya Savaşı sonrası değil öncesi haline yakındır.
Birinci Dünya Savaşı öncesi Yahudi göçmenler nasıl emperyalistler tarafından korunamadı ve büyük kayıplar verdiyse Kürtler de şu anda aynı konuma girmiş durumdadır.
Biz tüm Türkiye’yi alacağız diyen Kürtçüler çok yüksekten atmaktadır ama böylesi bir keskinleşmede kaybeden 50 milyon Türk değil 12 milyon Kürt olur!
O nedenle Beşikçi’nin Kürtlere “geri dönün” çağrısı onları kurtarmak için yapılmış bir çağrı olarak algılanmalıdır.
Hakkari kimin yurdu?
Ama nereye dönecekler?
Beşikçi’ye göre Güneydoğu Kürtlerin anavatanı dolayısıyla buraya dönecekler. Hatta şöyle söylüyor “Hakkari’de tek bir Kürt yaşamasa bile burası Kürdistan’dır. Çünkü Kürt meselesi bir toprak meselesidir.”
Aslında çok doğru söylüyor ulusal mesele her zaman için bir toprak meselesidir yani vatan meselesidir.
Ama Güneydoğu Kürtlerin vatanıdır dendiği zaman orada bir gerçek saptırması var demektir.
Hakkari örneğini ele alalım biz de.
Hakkari, Türkiye, İran ve Irak sınırının birleştiği üçgen. Türkiye’nin en uç noktası. Beşikçi’nin dediği gibi burada Türk yaşamaz, DTP’nin oy oranı %90’dır.
Ama bundan 80 yıl önce böyle değildi!
1927 yılı nüfus sayımında Hakkari’nin nüfusu 25 bindi. Bunun 17 bini Kürttü, 8 bini ise Türk. Yani o zaman bile Türkler burada %25’lik bir nüfus barındırıyordu.
Peki nereye gitti bu Türkler?
Evet Türkler Kürtleşti!
Eğer rakamları 1927’den yüz yıl geriye götürürsek aynı eğilim devam edecektir. Türk nüfus çoğalacak Kürt nüfus azalacaktır.
O zaman Hakkari kimin vatanı?
Beşikçi de diğer sosyologlar da çok iyi biriler ki Hakkari de Güneydoğu’nun geri kalanı gibi Türk bölgesidir, Türk vatanıdır. Bu alanda önce Selçuklular, ardından bazı Türk beylikleri mesela Akkoyunlular, Safeviler, İlhanlılar egemen olmuştur. Son 400 yıl ise 1500-1900 arasında ise Osmanlı egemenliğinde kalmıştır.
Eğer tarihe bakacaksak Güneydoğu Kürtlerin değil Türklerin vatanıdır. Ama buralar sonradan Kürtler tarafından işgal edilmiş ve yerli Türk halkı zorla asimile edilmiş Kürtleştirilmiştir.
O nedenle Beşikçi’nin mantığı bir doğruyu ortaya çıkartmaktadır: Hakkari’de tek bir Türk yaşamasa bile orası Türk vatanıdır!
Kürtlerin vatanı neresi?
Peki Kürtlerin vatanı neresi?
Böyle bir yer yok!
Kürt, laboratuvar koşullarında üretilmiş ilk insan türüdür. Emperyalistler Doğu Sorunu’nu ortaya koyduklarında Kürt ortaya çıkmıştır.
Kürtçüler ve Beşikçi yakınmaktadır, bu kadar nüfusu olduğu halde Kürtlerin hiç devleti olmadı diye. Ama soruyu tersinden sormalılar: Devlet kurmaya yetmeyen bu nüfus Kürt mü acaba?
Beşikçi Ortadoğu’da 40 milyon Kürt olduğundan bahsediyor. Ama ne hikmetse bu 40 milyon Kürdün Kürtlük bilinci yokmuş. O nedenle de Kürdistan’ı kuramıyorlarmış!
İyi ama neden bilinçleri yok?
Beşikçi’ye göre Türklerin baskısından.
Ama ulusal bilinç daha doğuş aşamasında vardır. Bir halkı ulus haline getiren daha doğum aşamasında oluşan ulusal heyecan duygusudur. Ama Kürtlerde bu oluşmamıştır çünkü hiçbir zaman Kürt denilen bir ulus olmamıştır.
Çeşitli Kürt kabileleri olmuştur ama bunlar tarih öncesi ilkellikte nüfus örgütlenmeleridir. Tarihsel gelişim içinde de hiçbir zaman uluslaşma yönünde bir gelişim göstermemişlerdir. Batılılar geldiklerinde bu Kürt kabilelerinden bir Kürt ulusu üretmeye koyulmuşlardır ama bu da tutmamıştır. Kürt nüfusu üretilmiştir ama Kürt milleti yaratılamamıştır!
Bugün bile ortak bir Kürt dilinin olmaması, Kürt çetebaşı Apo’nun bile Kürtçe konuşamaması asimilasyonun değil tarihin bir sonucudur. Kürtler hiçbir zaman millet olamamıştır o nedenle de dilleri yoktur.
Kürtler kendilerini kurtarsın
Bu kadar Kürt ne yapılır peki?
Birinci seçenek Batılıların Anadolu’yu Türklerden temizleme savaşına katılırlar ve telef olurlar.
İkinci seçenek Güneydoğu’ya döner ve orada bir Kürt devleti kurmaya çalışırlar ama o da kâr etmez çünkü Türkler Güneydoğu’yu da Kürtlere vermezler.
Üçüncü seçenek Kuzey Irak’a inerler ve oradaki Kürt devletçiğine sığınırlar ama yine sonuç değişmez çünkü oradaki Kürtler de işgalci ve istilacıdır. Musul’da, Kerkük’te Araplar direniştedir. O devlet de yıkılacaktır.
Dördüncü seçenek her üç alanda kırılan Kürtler Zağros Dağları’na sığınır ve orada mağaralarda yaşarlar.
Ya da akla en uygun seçenek olarak bugüne kadar öğrendikleri Türkçeyi konuşarak Türklerin onlara gösterdikleri insanlığa sığınırlar ve öylece yaşarlar...
(Sayı
0 yorum :
Yorum Gönder